Türk milletinde Ertuğrul'lar bitmez. Altı yedi yüzyıl önce, "Biz Türk'üz oğul; bozkırın yağız savaşçılarıyız. Kaybetmeden bulmak, haketmeden almak, savaşmadan ölmek yoktur bize" dedi ve Bilecik'te cenk meydanlarına çıktı İslam'ın kılıcı, bir yiğit Ertuğrul...
Yüz yıllar sonra Balıkesir Susurluk'tan er meydanlarına geldi. Dağları deviren, dağ gibi rakiplerini deviren, adı gibi bir yiğit (ERTUĞRUL) soyadı gibi güçlü kuvvetli (Dağdeviren)
MAŞALLAH yiğidim Deden Ertuğrul'dan mı aldın gücünü, kuvvetini, heybetini, kıvrak zekânı. Bu yiğit başka yiğit. Bir bakarsın heybetli, dimdik, eğilmez, bükülmez, bir dağ gibi, bir çelik gibi, hedefe fırlatılan bir mızrak gibi. Bir de bakmışsın esnek bir lastik gibi, ok atacak yay gibi çek çekebildikçe gücün yeterse. Bu meydanlar ne yiğitler gördü kimi ufak ama seri, kimi sert güçlü ve iri bük bükebilirsen. Bu yiğitte her biri mevcut. Hem heybetli, hem sert ve güçlü. Hem de bir lastik gibi esnek ve hızlı. Rabbim sizlere güç, kuvvet, dirayet versin ve en önemlisi de sizlere sahip çıkacak iri tutacak, diri tutacak her türlü imkanı sunacak yöneticiler versin. Versin ki; ilelebet er meydanları da, cihat meydanları da pehlivansız kalmasın. Öyle yöneticiler versin ki; Ata sporumuz Peygamber sporumuz sonradan Ülkemize gelen sporlarının yanında üvey evlât gibi kalmasın. Özünden koparılıp piyasada sadece göze hitap eden gösteri güreşleri diye yer almasın.
Saygılarımla...