Iğdır'da güreş mi var ki; Iğdırlı pehlivan olsun diyenleri duyar gibiyim. Evet, bende Iğdırlı Hasan Pehlivanı tanıyana kadar Iğdır'da yağlı güreş olmadığına göre, pehlivan zaten olmaz diye düşünüyordum. Lâkin, Ata sporu, Peygamber sporu sevgisi aşkı belli bölgelere has değilmiş. Bunu Hasan Pehlivanı tanıyınca daha iyi anladım...
Sadete gelelim Hasan Pehlivanın güreş aşkı, azmi, kararlılığı beni inanılmaz etkiledi. Hasan Pehlivan ile Koceli Sekapark Altın Kemer Yağlı Pehlivan Güreşlerinde, güreşlerin son günü yani Pazar günü tanıştık. Öğle ezanı okundu, ben Cemil Tekin kardeşimle yayın yaptığımız kabinden ayrılıp, abdest almaya er meydanındaki idari binaya gittim. Orada şöyle bir durum yaşandı. Lavabolar abdest almaya müsait bir yerde değil, ihtiyaç giderme yerinin içinde idi ve ben güvenliğe, "Abdest alabileceğim yer var mı" dedim. Bulunduğumuz yerde olmadığını söyledi. Tam bu sırada Hasan Pehlivan devreye girdi. O da lavaboda sıra bekliyordu. "Abi ben kantinden bir litrelik su alsam onunla abdest alır mısın" dedi. Şaşırdım, "Olur Pehlivan tabi ki alırım" dedim. "Ben dışarıda bekliyorum" dedi. Bende abdest alma imkanı bulunmayan yerde elimi, yüzümü yıkadım. Dışarı çıktığımda koçyiğit Hasan Pehlivan beni dışarıda bekliyordu. Ben gittim kantinden su aldım. Hasan Pehlivan benim elime su döktü. Abdesti aldık, başladık sohbete...
Hasan Pehlivan Iğdır'dan tek başına otobüse binmiş, 1425 km. 16 saat yol alıp Koceli Sekapark Yağlı Pehlivan Güreşlerine gelmiş, Deste Orta boyda güreş tutmuş, birinci turda puanlamada yenilmiş. Dedim; "Hasan Pehlivan sana yağlı güreşi kim sevdirdi, senin ustan kim?" Hasan Pehlivan, "Ben, yağlı güreşi tv'den izliyordum, çok seviyordum. Fakat, Iğdır'da bir yağlı güreş kulübü olmadığından bir ustam olmadı." dedi. "Peki buraya geldin, burada sana kim sahip çıktı, kispeti nereden buldun" dedim. Abi, "Bizim oralı hemşehrimiz olan Büyük Orta Pehlivanı Zafer Dama ustamla tanıştım. Bana kendi kispetini hediye etti. Onunla güreştim" dedi. Hasan Pehlivanı yayın kabinimize aldık, federasyon başkanımızı aradık. Çünkü, çok iyi biliyoruz ki; federasyon başkanımız samimi olan, her konuda Ata sporumuz yağlı güreş ile ilgili her türlü sorun ve sıkıntıların çözümü noktasında mutlaka yapılabilecek bir şey varsa yapar, ilgilenir. Bu konuda da Iğdırlı kendisi küçük yüreği şimdiden Başpehlivan olmuş, bunu neden diyorum çünkü, Hasan Pehlivanın yüreğinin güzelliği yüzüne, özüne, sözüne vurmuş. Sana yemek yedireyim dedim, kabul etmedi. İmkânlarım dahilinde harçlık vereyim dedim, kabul etmedi. Kendisiyle ilgilenip, federasyon başkanımızla görüştürdüğümüz için o kadar mahcup oldu ki; şöyle dedi. "Abi elim ayağım titriyor. Sizler çok doğal, çok cana yakın insanlarmışsınız. Ben Sadece Güreş Sayfasını takip ediyordum, sizleri çok merak da ediyordum. Şu an bana biraz izin verirseniz biraz dolaşayım" dedi. Koçyiğit Hasan, "Burada az daha durursam ağlayabilirim, yanınızda ağlamak istemiyorum, ben az sonra gelirim" dedi.
Hasan Pehlivan, muhtemelen ağlamak için kimsenin göremediği bir yere çekildi. Telefon numarasını aldık, yiğidim gitti biz de Başpehlivanlık finalinin müsabakasına odaklanınca Hasan Pehlivanı unuttuk. Fakat, Hasan Pehlivan da bir daha yanımıza dönmedi. Neyse ki; telefonlarımızı verdik, kendisinin telefonunu da aldık. Hasan Pehlivan dilerim Ata sporumuz güreşten vazgeçmez, devam edersin ve ileride yüreğin kadar büyük bir Başpehlivan olursun. Eminim ki; 1425 km. uzaklıktan gelip, Koceli Sekapark Er Meydanında gösterdiğin erliğe, yiğitliğe federasyon başkanımız ve yetkililer duyarsız kalmaz. Er meydanları senin gibi özü, sözü, yüreği tertemiz mert bir pehlivan kazanır.
Saygılarımla...